çağdaş

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aynı çağda yaşayan, çağcıl, asri, muasır

Örnek:

1. Daha sonrakileri ve Necip Fazıl'ın çağdaşlarını konuşmak üzere bugünkü sohbetimize son verdik.

1. Daha sonrakileri ve Necip Fazıl'ın çağdaşlarını konuşmak üzere bugünkü sohbetimize son verdik.

2. Bulunulan çağın anlayışına, şartlarına uygun olan, çağcıl, uygarca, asri, modern

Örnek:

1. Sadece toplumsal olmakla kalmayıp uluslararası ve evrensel de olan çağdaş şiirin önemi de bence buradadır işte.

1. Sadece toplumsal olmakla kalmayıp uluslararası ve evrensel de olan çağdaş şiirin önemi de bence buradadır işte.