büyütmek

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Büyük duruma getirmek, genişletmek

Örnek:

1. Onun hicvi, yalnızca görüntüleri büyüten bir büyüteç değil.

1. Onun hicvi, yalnızca görüntüleri büyüten bir büyüteç değil.

2. Yetiştirmek, bakmak

Örnek:

1. Beni doğuran, emziren, büyüten anacığımı bunlara değiştim.

1. Beni doğuran, emziren, büyüten anacığımı bunlara değiştim.

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Abartmak, mübalağa etmek

Örnek:

1. Bir ara yine işi büyüttüğüne, hayale kapıldığına hükmetti.

1. Bir ara yine işi büyüttüğüne, hayale kapıldığına hükmetti.