1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek
1. Tabak bulaştı.
1. Tabak bulaştı.
2. -e , -e , -e , -e , İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek
1. Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı.
1. Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı.
3. -e , -e , -e , -e , Hastalık geçmek, sirayet etmek
1. Çocuğa suçiçeği bulaşmış.
1. Çocuğa suçiçeği bulaşmış.
4. -e , -e , -e , -e , Çatmak, sataşmak, tedirgin etmek
1. Atiye'nin ters ters yüzüne bakmasına aldırmadan yerde bir dirseğinin üstüne uzanmış keyifle yatan Seyit'e bulaştı.
1. Atiye'nin ters ters yüzüne bakmasına aldırmadan yerde bir dirseğinin üstüne uzanmış keyifle yatan Seyit'e bulaştı.
5. -e , -e , -e , -e , İstemeden veya rastlantı sonucu bir işe karışmak
1. Seninle hiç alakası olmayan bu işe bulaşmak istemiyorsun.
1. Seninle hiç alakası olmayan bu işe bulaşmak istemiyorsun.