bulaşık


İlgili Kelimeler:

bulaşık adam, bulaşık bezi, bulaşık deniz, bulaşık deterjanı, bulaşık eldiveni, bulaşık gemi, bulaşıkhane, bulaşık iş, bulaşık makinesi, bulaşık suyu, bulaşık tozu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yiyecek veya içecekle kirletilmiş mutfak eşyası veya kap kacak

Örnek:

1. Gemide bulaşık yıkamak kolay iş değildi.

1. Gemide bulaşık yıkamak kolay iş değildi.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İz, etki, kalıntı

Örnek:

1. Daha balayının bulaşığı geçmedi.

1. Daha balayının bulaşığı geçmedi.

3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kirli

Örnek:

1. Bulaşık kap.

1. Bulaşık kap.

4. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Düzensiz, karışık

Örnek:

1. Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı.

1. Bu karmakarışık ve bulaşık âlemi kendi hâline bırakırdı.

5. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Yapışkan, sulu

Örnek:

1. Böyle bir sivri akıllı, bulaşık biri çıkar ortaya, dirliği düzeni berbat eder.

1. Böyle bir sivri akıllı, bulaşık biri çıkar ortaya, dirliği düzeni berbat eder.