bulanık


İlgili Kelimeler:

boz bulanık

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bulanmış olan, duru olmayan

Örnek:

1. Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı.

1. Koltuğuna oturdu, Haliç'in bulanık sularına daldı.

2. Bulutlu, kapalı (hava)

3. Açık seçik görünmeyen, net olmayan

Örnek:

1. Bulanık görüntü.

1. Bulanık görüntü.

4. Donuk, anlamsız, fersiz (bakış)

Örnek:

1. Dimdik oturuyor, bulanık ve ıslak gözlerle ona bakıyordu.

1. Dimdik oturuyor, bulanık ve ıslak gözlerle ona bakıyordu.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Niteliği tam anlaşılmayan

Örnek:

1. İzmir-Bursa yolculuğundan dönüşümde ben böyle bulanık bir politika havası içinde bulmuştum.

1. İzmir-Bursa yolculuğundan dönüşümde ben böyle bulanık bir politika havası içinde bulmuştum.

6. zarf , zarf , zarf , zarf , Bulanmış, duru olmayan bir biçimde

Örnek:

1. Bir musluğu açtığınız zaman bile su, evvela bulanık gelir.

1. Bir musluğu açtığınız zaman bile su, evvela bulanık gelir.