1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Boş duruma gelmek, içinde bir şey kalmamak, inhilal etmek
1. Sınıf tamamen boşaldığında çıtı pıtı kadınla öğretmenin de onlarla birlikte gitmiş olduklarını fark etti.
1. Sınıf tamamen boşaldığında çıtı pıtı kadınla öğretmenin de onlarla birlikte gitmiş olduklarını fark etti.
2. Dışarıya akmak, dökülmek
3. Gevşemek, açılmak
1. Sicim gitgide boşalıyor, gemi hafif yana yatarak pupa gidiyordu.
1. Sicim gitgide boşalıyor, gemi hafif yana yatarak pupa gidiyordu.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Derdini, sıkıntısını birine anlatarak ferahlamak, deşarj olmak
1. Derdimle öyle dolmuş ki boşalmadan evine gidemeyecek.
1. Derdimle öyle dolmuş ki boşalmadan evine gidemeyecek.
5. Hayvan, bağından kurtulmak
6. Doyuma ulaşmak