bırakmak

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak

2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Koymak

Örnek:

1. Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı.

1. Mermer masaya bir yirmi beşlik bıraktı.

3. Bir işi başka bir zamana ertelemek

Örnek:

1. Gezmeyi haftaya bıraktık.

1. Gezmeyi haftaya bıraktık.

4. Unutmak

Örnek:

1. Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım?

1. Acaba eldivenlerimi nerede bıraktım?

5. Bulunduğu yeri veya durumu değiştirmemek

6. Saklamak, artırmak

Örnek:

1. Paranın bir kısmını bırakırsan rahat edersin.

1. Paranın bir kısmını bırakırsan rahat edersin.

7. Bir işin sorumluluğunu, yükümlülüğünü başkasına vermek, görevlendirmek

Örnek:

1. Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı.

1. Cemal Paşa'da anlamadığı işi ehline bırakmak meziyeti vardı.

8. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Engel olmamak

Örnek:

1. Bırak, burasını benim defterimden okuyayım.

1. Bırak, burasını benim defterimden okuyayım.

9. Sarkıtmak

Örnek:

1. Saçlarını omzuna bırakmış.

1. Saçlarını omzuna bırakmış.

10. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ölen, ayrılan birinden iş, kişi, nesne vb. şeyler kalmak

Örnek:

1. Hayata gözlerini kaparken ardında yedi yaşında bir oğul, on iki yaşında bir kız bırakıyordu.

1. Hayata gözlerini kaparken ardında yedi yaşında bir oğul, on iki yaşında bir kız bırakıyordu.

11. Bir alışkanlıktan veya bir işten vazgeçmek

Örnek:

1. Gerçekten sigarayı bıraktı, bıraktı ama huzuru da sükûnu da kalmadı.

1. Gerçekten sigarayı bıraktı, bıraktı ama huzuru da sükûnu da kalmadı.

12. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Uğraşmaz olmak, artık uğraşmamak

Örnek:

1. Bu yazarın bir de Fransızca kitabını almıştım ama sıkılmış bırakıvermiştim.

1. Bu yazarın bir de Fransızca kitabını almıştım ama sıkılmış bırakıvermiştim.

13. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bıyık veya sakal uzatmak

14. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Özgürlük vermek, hürriyetine kavuşmasını sağlamak

Örnek:

1. Bıraksam acaba beyaz bir çift güvercin gibi uçarlar mı?

1. Bıraksam acaba beyaz bir çift güvercin gibi uçarlar mı?

15. Boşamak

Örnek:

1. Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler.

1. Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler.

16. Kötü bir durumda terk etmek

17. Ayrılmak, terk etmek

Örnek:

1. Mahalle arasındaki küçük dükkânını bırakarak karısını, şehrin başka bir tarafında bir eve yerleştirdi.

1. Mahalle arasındaki küçük dükkânını bırakarak karısını, şehrin başka bir tarafında bir eve yerleştirdi.

18. Sınıf geçirmemek, döndürmek

Örnek:

1. Öğretmen üç tembel çocuğu bıraktı.

1. Öğretmen üç tembel çocuğu bıraktı.

19. -e , -e , -e , -e , Bir pazarlıkta, belli bir fiyata vermeyi kabul etmek

Örnek:

1. Başkalarına on ikiye veriyoruz ama sana onar kuruştan bırakayım.

1. Başkalarına on ikiye veriyoruz ama sana onar kuruştan bırakayım.

20. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bakılmak, korunmak için vermek

Örnek:

1. Eşyamı size bırakacağım.

1. Eşyamı size bırakacağım.

21. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yanına almamak, yanında götürmemek

Örnek:

1. Telgrafhanede bir zabit bırakarak işinin başına gitmesini rica ettim.

1. Telgrafhanede bir zabit bırakarak işinin başına gitmesini rica ettim.

22. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Sahiplik hakkını başkasına vermek

Örnek:

1. Bizim komşu bütün malını Kızılay'a bırakmış.

1. Bizim komşu bütün malını Kızılay'a bırakmış.

23. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yapışık olan bir şey yapışıklıktan kurtulmak

24. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bulunduğu veya dokunduğu yerde bir şey oluşturmak, meydana getirmek

Örnek:

1. İz bırakmak. Leke bırakmak.

1. İz bırakmak. Leke bırakmak.