yolbil, değerbilmez, iyilikbilmez, kadirbilmez
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak
1. Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu.
1. Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu.
2. -i , -i , -i , -i , Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak
1. Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz.
1. Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz.
3. Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
4. Tanımak, hatırlamak
1. Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi?
1. Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi?
5. Sanmak, varsaymak, farz etmek
1. Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir.
1. Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir.
6. -i , -i , -i , -i , Sorumlu tutmak
1. Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim.
1. Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim.
7. İnanmak
1. Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku
1. Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku
8. -i , -i , -i , -i , İşine gelmek, uygun bulmak
1. Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?
1. Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?
9. -a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur
1. Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek.
1. Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek.
10. -i , -i , -i , -i , Saymak
1. Teşekkürü borç bilirim.
1. Teşekkürü borç bilirim.