bununla beraber, hep beraber
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Birlikte, bir arada
1. Hayata beraber başladığımız / Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir
1. Hayata beraber başladığımız / Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir
2. -e rağmen, -e karşın
1. O günkü birdirbirler, köşe kapmacalar, esir almacalar çocukça olmakla beraber herhâlde daha erkekçeydi.
1. O günkü birdirbirler, köşe kapmacalar, esir almacalar çocukça olmakla beraber herhâlde daha erkekçeydi.
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Aynı düzeyde
1. Bina taş, merdiveni yok, toprakla beraber.
1. Bina taş, merdiveni yok, toprakla beraber.
Lisan : Farsça berāber
Telaffuz : bera:ber