1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aydınlık olmak
1. Sorgu odasından çıktığımda karanlık holün gün ışığıyla aydınlanmış olduğunu görüyorum.
1. Sorgu odasından çıktığımda karanlık holün gün ışığıyla aydınlanmış olduğunu görüyorum.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir sorun üzerine gereği kadar bilgi edinmek, tenevvür etmek
1. Vatandaşın bunu bilmesi, aydınlanıp belli bir konuda bir senteze varabilmesi açısından yarar sağlayabilir.
1. Vatandaşın bunu bilmesi, aydınlanıp belli bir konuda bir senteze varabilmesi açısından yarar sağlayabilir.