1. -i , -i , -i , -i , Bir ölçünün doğruluğunu belli bir örneğe göre düzeltmek, doğrulamak
1. Saati radyoya göre ayarlamak.
1. Saati radyoya göre ayarlamak.
2. Bir aygıtı belli bir iş yapabilecek duruma getirmek
1. Derken kamerayı bir başka sahneye ayarladık.
1. Derken kamerayı bir başka sahneye ayarladık.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İşleri birbiriyle çatışmayacak veya zamanında bitirecek bir biçimde düzenlemek
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Düzenlemek
1. Kanunlar, vatandaşın hareket tarzını ayarlayan kaidelerden ibarettir.
1. Kanunlar, vatandaşın hareket tarzını ayarlayan kaidelerden ibarettir.
5. argo , argo , argo , argo , Kandırmak
1. Babamı ayarlarsam sinemaya gideceğim.
1. Babamı ayarlarsam sinemaya gideceğim.