1. oturacak yer bulamamak
1. Kadınlara yer vermek alışkanlığı da olmadığından, çok kez ayakta kalır.
1. Kadınlara yer vermek alışkanlığı da olmadığından, çok kez ayakta kalır.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , yıkılmamak, çökmemek
1. Tek başına, yakınmasız ayakta kalabilmiş tüm kişiler gibi örtük bir bilgelik geliştirmişti.
1. Tek başına, yakınmasız ayakta kalabilmiş tüm kişiler gibi örtük bir bilgelik geliştirmişti.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , değerini yitirmemek, önemini korumak
1. Ömürleri boyunca hep kendilerini başkalarından sorumlu hissetmiş ve ancak böyle ayakta kalabilmiş insanlardan biriydi.
1. Ömürleri boyunca hep kendilerini başkalarından sorumlu hissetmiş ve ancak böyle ayakta kalabilmiş insanlardan biriydi.