alçak basınç, alçak gerilim, alçak gönüllü, alçak kabartma, alçak ses, alçak yaylak, yalımı alçak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yerden uzaklığı az olan, yüksek karşıtı
1. Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna.
1. Kaşlarını çatarak bakakaldı dairenin alçak balkonuna.
2. Aşağıda olan, yüksek olmayan (yer)
3. Kısa (boy)
1. Alçak boylu bir adam.
1. Alçak boylu bir adam.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan, aşağılık, soysuz, namert, rezil, hain