ağız dolusu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Ağzın alabileceği kadar

Örnek:

1. Bir boşalmaya, ağız dolusu boşalmaya, soyundan başlayarak boşalmaya isteğim var ki boşalamazsam patlayacağım.

1. Bir boşalmaya, ağız dolusu boşalmaya, soyundan başlayarak boşalmaya isteğim var ki boşalamazsam patlayacağım.

2. Birçok, birbiri ardınca olan

Örnek:

1. Kaptan ağız dolusu küfür savuruyordu.

1. Kaptan ağız dolusu küfür savuruyordu.