92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Açık giyim
1. Dekolteler o kadar açık ki insanın bazen hiç zahmet etmeseler diyeceği geliyor.
1. Dekolteler o kadar açık ki insanın bazen hiç zahmet etmeseler diyeceği geliyor.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Açık giyimli
1. Kadınların çoğu dekolteydi.
1. Kadınların çoğu dekolteydi.
Lisan : Fransızca décolleté
1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , açık saçık konuşmak
1. isim , isim , ekonomi , ekonomi , isim , isim , ekonomi , ekonomi , Hesap belgesi
Lisan : Fransızca décompte
1. isim , isim , isim , isim , Tiyatro, sinema ve televizyonda sahneye konulan eserin yazıldığı yerin ve geçtiği çağın özelliklerini belirleyen perde, aksesuar vb. ögelerin bütünü
1. Dekor, hayatın sahneleri kadar değişken olmalıydı.
1. Dekor, hayatın sahneleri kadar değişken olmalıydı.
2. Bir yere süsleme amacıyla verilen düzen
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Görünüş, manzara
1. Münzevi çiftliğin dekorundan hazzetti.
1. Münzevi çiftliğin dekorundan hazzetti.
Lisan : Fransızca décor
1. isim , isim , isim , isim , Dekor yapma işi
2. Bir yeri süsleme
Lisan : Fransızca décoration
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dekor olarak kullanılan, süslemeye yarayan, süsleyici, tezyinî
2. Göstermelik
1. Rüştü ancak dekoratif bir maksatla evlenir.
1. Rüştü ancak dekoratif bir maksatla evlenir.
Lisan : Fransızca décoratif
1. isim , isim , isim , isim , Tiyatro, opera vb. dekorlarını tasarlayan sanatçı
2. Bir alanı kullanım ve estetik bakımından ele alıp insanın fiziksel ve ruhsal özelliklerine uygun olarak tasarlayan kimse
3. İç mimar
Lisan : Fransızca décorateur
başdekorcu
1. isim , isim , isim , isim , Mesleği dekor yapmak olan sanatçı
başdekorculuk
1. isim , isim , isim , isim , Dekorcunun yaptığı iş
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , `Bir yere süsleme amacıyla düzen vermek` anlamındaki dekore etmek birleşik fiilinde geçen bir söz
Lisan : Fransızca décoré
1. isim , isim , isim , isim , Ray aralığı 60 santimetre veya daha az olan, araçları buhar, hayvan veya insan gücüyle yürütülen küçük demiryolu
1. Dekovil yolunda çalışan köylü kadınların resmine bakıyorum.
1. Dekovil yolunda çalışan köylü kadınların resmine bakıyorum.
Lisan : Fransızca decauville
1. zarf , zarf , müzik , müzik , zarf , zarf , müzik , müzik , Sesi gittikçe kısarak (çalmak)
Lisan : İtalyanca decrescendo
Telaffuz : dekreşe'ndo
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Nişastanın bölünmesinden elde edilen zamklı bir madde (C6 H10 O5)
Lisan : Fransızca dextrine
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Nişasta şekeri
Lisan : Fransızca dextrose
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kılavuzluk
1. Hemşehrilerinden birinin delaletiyle senet sahiplerinin her birini ayrı ayrı öğrendi.
1. Hemşehrilerinden birinin delaletiyle senet sahiplerinin her birini ayrı ayrı öğrendi.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İz, işaret
Lisan : Arapça delālet
Telaffuz : dela:let, l ince okunur
1. yol göstermek
2. göstermek, anlatmak
1. Büyük bir kısmında edebî ve estetik bir kültüre delalet eden bir lisan kullanılmıştır.
1. Büyük bir kısmında edebî ve estetik bir kültüre delalet eden bir lisan kullanılmıştır.
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Deldirme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Delme işini yaptırmak
2. -i , -i , mecaz , mecaz , -i , -i , mecaz , mecaz , Geçersiz duruma getirmek