Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çağlamadan çatlamak
Anlamı:

1. gerekli olgunluğa erişmeden olgun davranışlarda bulunmak, büyüklük taslamak


çağlamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Su, köpürerek ve ses çıkararak coşkun bir biçimde akmak

Örnek:

1. Bir gün nehirler gibi çağlayarak derinden.

1. Bir gün nehirler gibi çağlayarak derinden.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Coşmak

Örnek:

1. Musiki, gönüllerin hüzünleriyle zevklerinin birleştiği sınırda çağlayan sesleridir.

1. Musiki, gönüllerin hüzünleriyle zevklerinin birleştiği sınırda çağlayan sesleridir.


çağlar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çağlayan


çağlayabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çağlayabilmek işi


çağlayabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çağlama ihtimali veya imkânı bulunmak


çağlayan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küçük bir akarsuyun, çok yüksek olmayan bir yerden dökülüp aktığı yer, küçük şelale, çağlar

Örnek:

1. Yüksekten karşıda çağlayanın şırıltısı duyuluyordu.

1. Yüksekten karşıda çağlayanın şırıltısı duyuluyordu.


Çağlayancerit
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kahramanmaraş iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : çağlaya'ncerit

çağlayık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yerden ses çıkararak, gürültüyle kaynayarak çıkan genellikle sıcak su, kaynak


çağlayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çağlama işi

Örnek:

1. En boğucu gününde bu alevden ülkenin / Bir pınar çağlayışı vardı sözünde senin

1. En boğucu gününde bu alevden ülkenin / Bir pınar çağlayışı vardı sözünde senin


çağlayıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çağlayıvermek işi


çağlayıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çabucak veya ansızın çağlamak


Telaffuz : çağlayı'vermek

cağlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dokumacılıkta, çözgü makinesinde çözgü ipliği bobinlerinin desen ve renk sırasına göre yerleştirildiği sehpa


çağma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çağmak işi


çağmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , halk ağzında , halk ağzında , -e , -e , halk ağzında , halk ağzında , Güneş ışığı vurmak

Örnek:

1. Ömrüm bir tepeye çağmış gün gibi.

1. Ömrüm bir tepeye çağmış gün gibi.


çağnak
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Amniyon sıvısı


çağrı

İlgili Kelimeler:

çağrı belgesi, çağrı cihazı, çağrı kâğıdı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birinin bir yere gelmesini isteme, davet

Örnek:

1. Kale burçlarında cenge çağrı davulları vuruldu.

1. Kale burçlarında cenge çağrı davulları vuruldu.

2. Çağrı cihazı


çağrı belgesi
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Mahkeme tarafından dava edene, edilene veya tanıklara gönderilen belge, çağrı kâğıdı, celp, celp kâğıdı, celpname


çağrı cihazı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Telefon sistemi ve ağı düzeninde belli bir numara verilerek taşıyanına kolayca ulaşılmasını veya ona haber bırakılmasını sağlayan alet, çağrı


çağrı kâğıdı
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Çağrı belgesi


çağrıcı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çağırma işini yapan, çağırmak için giden kimse, davetçi

2. Sahnede oyuncuları takdim eden kimse

3. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Mübaşir


çağrıcılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çağrıcının yaptığı iş


çağrılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çağrılabilmek işi


çağrılabilmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Çağrılma ihtimali veya imkânı bulunmak


çağrılan yere erinme, çağrılmayan yere görünme
Anlamı:

1. `kişi, çağrıldığı yere gitmeli, çağrılmadığı yere gitmemelidir` anlamında kullanılan bir söz


çağrılı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir toplantıya, bir yere veya birinin yanına çağrılmış kimse, davetli

Örnek:

1. Almanların çağrılısı olarak İstanbul'dan ayrıldık.

1. Almanların çağrılısı olarak İstanbul'dan ayrıldık.