Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
Afgan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Afganistan halkından veya bu halkın soyundan olan kimse


Özel: Evet

Afganlı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 Afgan


Özel: Evet

afi
Anlamı:

1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Gösteriş, çalım, caka

Örnek:

1. Bir manevra, bir afi, bir dalavere olacak, diyordum.

1. Bir manevra, bir afi, bir dalavere olacak, diyordum.


Lisan : Rumca

afi kesmek (veya satmak veya yapmak)
Anlamı:

1. birine karşı gösteriş yapmak

Örnek:

1. Yanındaki kıza afi yapmak için onun önüne, dilenciye sadaka verir gibi bahşiş fırlatan bir züppeyi, bıraksalar öldürecekti.

1. Yanındaki kıza afi yapmak için onun önüne, dilenciye sadaka verir gibi bahşiş fırlatan bir züppeyi, bıraksalar öldürecekti.


afif
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İffetli (erkek)

Örnek:

1. Arzu ettiğim gibi afif, saf bulduğum bu adama hürmet eder, onu böyle severdim.

1. Arzu ettiğim gibi afif, saf bulduğum bu adama hürmet eder, onu böyle severdim.


Lisan : Arapça ʿafīf

afife
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İffetli (kadın)


Lisan : Arapça ʿafīfe

Telaffuz : afi:fe

afifelik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İffetlilik


afiflik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İffetlilik


afili
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gösterişli, çalımlı


afis
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Gümüş balığının küçüğü


Lisan : Rumca

afiş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyi duyurmak veya tanıtmak için hazırlanan, kalabalığın görebileceği yere asılmış, genellikle resimli duvar ilanı, ası

Örnek:

1. Afişler bütün tiyatrolarda üç beş günde bir değişirdi.

1. Afişler bütün tiyatrolarda üç beş günde bir değişirdi.


Lisan : Fransızca affiche

afiş yutmak
Anlamı:

1. yalana dolana kanmak

Örnek:

1. Geç baba, geç, artık afiş yutmuyoruz.

1. Geç baba, geç, artık afiş yutmuyoruz.


afişçi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Afiş yapan veya asan kimse


afişçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Afişçinin yaptığı iş


afişe
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , `Açığa vurmak, belirtmek; duyurmak, dile düşürmek, reklam etmek; açıklamak` anlamlarındaki afişe etmek, `bir kimse bilinmeyen bir yönüyle tanınmak` anlamındaki afişe olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Açıklanmış


Lisan : Fransızca affiché

afişte kalmak
Anlamı:

1. tiyatro , tiyatro , tiyatro , tiyatro , oyun ilgi görerek günlerce oynanmak

Örnek:

1. Oyunun afişte kalması için başarıyla oynanması gerekir.

1. Oyunun afişte kalması için başarıyla oynanması gerekir.


afiyet

İlgili Kelimeler:

kemaliafiyet

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hasta olmama durumu, sağlık, esenlik

Örnek:

1. Allah daha ziyade afiyet versin.

1. Allah daha ziyade afiyet versin.


Lisan : Arapça ʿāfiyet

Telaffuz : a:fiyet

afiyet (veya afiyet şeker) olsun
Anlamı:

1. `ağız tadıyla yiyin'` anlamında söylenen bir iyi dilek sözü


afiyet bulmak
Anlamı:

1. iyileşmek, sağlığını kazanmak


afiyet üzere olmak
Anlamı:

1. sağlıklı, rahat yaşıyor olmak


afiyetle
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ağız tadıyla, keyifle

Örnek:

1. Cezveyi sürüyor, fincana boşaltıyor, kahveyi afiyetle içiyordu.

1. Cezveyi sürüyor, fincana boşaltıyor, kahveyi afiyetle içiyordu.


Telaffuz : afiye'tle

afoni
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Ses yitimi


Lisan : Fransızca aphonie

aforizm
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Özdeyiş


Lisan : Fransızca aphorisme

aforizma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Özdeyiş


Lisan : Fransızca aphorisme

Telaffuz : afori'zma

aforoz
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Hristiyanlıkta kilise tarafından verilen cemaatten kovma cezası

Örnek:

1. Manastırdan kaçalı, papanın aforozuna uğrayalı on beş yıl oluyor.

1. Manastırdan kaçalı, papanın aforozuna uğrayalı on beş yıl oluyor.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Darılıp biriyle konuşmama, ilgiyi kesip kendinden uzaklaştırma, toplum dışılama


Lisan : Rumca