92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Afganistan halkından veya bu halkın soyundan olan kimse
Özel: Evet
1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Gösteriş, çalım, caka
1. Bir manevra, bir afi, bir dalavere olacak, diyordum.
1. Bir manevra, bir afi, bir dalavere olacak, diyordum.
Lisan : Rumca
1. birine karşı gösteriş yapmak
1. Yanındaki kıza afi yapmak için onun önüne, dilenciye sadaka verir gibi bahşiş fırlatan bir züppeyi, bıraksalar öldürecekti.
1. Yanındaki kıza afi yapmak için onun önüne, dilenciye sadaka verir gibi bahşiş fırlatan bir züppeyi, bıraksalar öldürecekti.
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İffetli (erkek)
1. Arzu ettiğim gibi afif, saf bulduğum bu adama hürmet eder, onu böyle severdim.
1. Arzu ettiğim gibi afif, saf bulduğum bu adama hürmet eder, onu böyle severdim.
Lisan : Arapça ʿafīf
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İffetli (kadın)
Lisan : Arapça ʿafīfe
Telaffuz : afi:fe
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Gümüş balığının küçüğü
Lisan : Rumca
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyi duyurmak veya tanıtmak için hazırlanan, kalabalığın görebileceği yere asılmış, genellikle resimli duvar ilanı, ası
1. Afişler bütün tiyatrolarda üç beş günde bir değişirdi.
1. Afişler bütün tiyatrolarda üç beş günde bir değişirdi.
Lisan : Fransızca affiche
1. yalana dolana kanmak
1. Geç baba, geç, artık afiş yutmuyoruz.
1. Geç baba, geç, artık afiş yutmuyoruz.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , `Açığa vurmak, belirtmek; duyurmak, dile düşürmek, reklam etmek; açıklamak` anlamlarındaki afişe etmek, `bir kimse bilinmeyen bir yönüyle tanınmak` anlamındaki afişe olmak birleşik fiillerinde geçen bir söz
2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Açıklanmış
Lisan : Fransızca affiché
1. tiyatro , tiyatro , tiyatro , tiyatro , oyun ilgi görerek günlerce oynanmak
1. Oyunun afişte kalması için başarıyla oynanması gerekir.
1. Oyunun afişte kalması için başarıyla oynanması gerekir.
kemaliafiyet
1. isim , isim , isim , isim , Hasta olmama durumu, sağlık, esenlik
1. Allah daha ziyade afiyet versin.
1. Allah daha ziyade afiyet versin.
Lisan : Arapça ʿāfiyet
Telaffuz : a:fiyet
1. `ağız tadıyla yiyin'` anlamında söylenen bir iyi dilek sözü
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Ağız tadıyla, keyifle
1. Cezveyi sürüyor, fincana boşaltıyor, kahveyi afiyetle içiyordu.
1. Cezveyi sürüyor, fincana boşaltıyor, kahveyi afiyetle içiyordu.
Telaffuz : afiye'tle
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Ses yitimi
Lisan : Fransızca aphonie
1. isim , isim , isim , isim , Özdeyiş
Lisan : Fransızca aphorisme
Telaffuz : afori'zma
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Hristiyanlıkta kilise tarafından verilen cemaatten kovma cezası
1. Manastırdan kaçalı, papanın aforozuna uğrayalı on beş yıl oluyor.
1. Manastırdan kaçalı, papanın aforozuna uğrayalı on beş yıl oluyor.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Darılıp biriyle konuşmama, ilgiyi kesip kendinden uzaklaştırma, toplum dışılama
Lisan : Rumca