92406 kayıt bulundu.
1. makyaj yapmak
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , köy seyirlik oyunlarında taklit edilen kişinin özelliklerini belirtecek biçimde yüz boyamak, maske yapmak
1. `insanlar karşı karşıya geldiklerinde daha kolay uzlaşabilirler` anlamında kullanılan bir söz
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Karşı karşıya, vicahen
1. Yüz yüze görüşmek istiyor, söyleyecekleri varmış.
1. Yüz yüze görüşmek istiyor, söyleyecekleri varmış.
1. arada hatır gönül meselesi olduğu için karşılıklı ilişkiyi korumak zorunda bulunmak
1. birden karşılaşmak
1. Tırmanıp gedikten girer girmez toprak dolu çuvallarla burayı tıkamaya çalışan insanlarla yüz yüze geldi.
1. Tırmanıp gedikten girer girmez toprak dolu çuvallarla burayı tıkamaya çalışan insanlarla yüz yüze geldi.
2. bir araya gelmek
1. Bir daha yüz yüze gelmemek için ayrılmışlardı.
1. Bir daha yüz yüze gelmemek için ayrılmışlardı.
1. karşı karşıya getirmek
1. Her fırsatta yavrucakları ölümle yüz yüze getiriyor.
1. Her fırsatta yavrucakları ölümle yüz yüze getiriyor.
1. sürekli olarak bir arada olmak zorunda bulunmak
1. Ölümle aylarca yüz yüze yaşamış, hayatımla oyuncak gibi oynamıştım.
1. Ölümle aylarca yüz yüze yaşamış, hayatımla oyuncak gibi oynamıştım.
ön yüzbaşı
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Orduda rütbesi üsteğmenle binbaşı arasında olan subay
Telaffuz : yü'zbaşı
1. isim , isim , isim , isim , Yüzbaşı olma durumu
2. Yüzbaşı rütbesi
3. Yüzbaşının görevi
1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Topçulukta ağır bombardımanda kullanılan bir top türü
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Yüz yüze
Lisan : Türkçe yüz + Farsça -be + Türkçe yüz
Telaffuz : yü'zbeyüz
yüzde işareti, yüzde yüz
1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir işte aracı olan kimseye, görevinin karşılığı olarak belli bir hesaba göre verilen ücret, yüzdelik
2. Herhangi bir sayı ile kullanıldığında yüze bölünen bir şeyin o kadarlık parçasını belirten bir söz
1. Denildiğine göre, nüfusumuzun yüzde kırkını on beş yaşından aşağı çocuklar teşkil ediyor.
1. Denildiğine göre, nüfusumuzun yüzde kırkını on beş yaşından aşağı çocuklar teşkil ediyor.
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Oranlamanın yüz sayısı ile yapıldığını gösteren işaret (%)
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kesinlikle
1. Salâh güpegündüz içki içmeye yüzde yüz karşıdır.
1. Salâh güpegündüz içki içmeye yüzde yüz karşıdır.
2. Tam olarak
1. Hiç kimseye yüzde yüz söz vermek âdetim değil.
1. Hiç kimseye yüzde yüz söz vermek âdetim değil.
1. isim , isim , isim , isim , Çalışılan yerden ücret yerine kazançtan yüzde hesabına göre pay alan kimse
1. -i , -i , -i , -i , Yüzdürme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yüzdürmeyi becermek
1. -de , -de , -de , -de , Yüzmesini sağlamak veya yüzme işini yaptırmak
1. Burada değil, karşı kıyıda yüzdürüyorlar.
1. Burada değil, karşı kıyıda yüzdürüyorlar.
2. -i , -i , -i , -i , Batmış veya karaya oturmuş tekneyi suyun yüzüne çıkarıp yüzer duruma getirmek
1. Batık gemileri yüzdürdüler.
1. Batık gemileri yüzdürdüler.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yüzdürme işine konu olmak veya yüzdürme işi yapılmak
1. Bu hayvanın derisi yüzdürüldü. Batan gemi yüzdürülecek.
1. Bu hayvanın derisi yüzdürüldü. Batan gemi yüzdürülecek.
1. bir sıvının üst bölümüne çıkmak
2. belli olmak, açığa çıkmak, belirmek
1. Evimizde artık pek de gizli tutulamayarak yüze çıkmaya başlayan bu rezalet yani gelin ve damat arasındaki bu sevda alışverişi böyle devam edip duracak mı?
1. Evimizde artık pek de gizli tutulamayarak yüze çıkmaya başlayan bu rezalet yani gelin ve damat arasındaki bu sevda alışverişi böyle devam edip duracak mı?
3. yüzsüz olmak, şımarmak