Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
vilayet binası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şehrin valilik makamı ile idari ve adli kurumlarının bulunduğu yapı


villa
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yazlıkta veya şehir dışında, bahçeli, müstakil ev

Örnek:

1. Bütün konsolosluklar orada ve önleri bahçeli, şirin villalar içinde.

1. Bütün konsolosluklar orada ve önleri bahçeli, şirin villalar içinde.


Lisan : İtalyanca villa

Telaffuz : vi'lla, l ince okunur

vın
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vınlama sesi


vinç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağır yük kaldırmaya ve bir yere taşımaya yarayan araç

Örnek:

1. Civarda başka vinç bulamamışlardı.

1. Civarda başka vinç bulamamışlardı.


Lisan : İngilizce winch

vinçli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Vinci olan


vınıltı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vınlayan bir şeyin çıkardığı sesin adı

Örnek:

1. Vantilatörün vınıltısındaki donukluğun nedeni de aynı şey, işi gücü anlamsız bir değirmen gibi o soğuk loşluğu öğütmek!

1. Vantilatörün vınıltısındaki donukluğun nedeni de aynı şey, işi gücü anlamsız bir değirmen gibi o soğuk loşluğu öğütmek!


vınlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vınlamak işi


vınlamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dönerken veya düz bir doğrultuda hızla hareket ederken `vın` diye ses çıkarmak

Örnek:

1. Bir kurşun vınlayarak başımın üzerinden geçti gitti.

1. Bir kurşun vınlayarak başımın üzerinden geçti gitti.


vınlayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vınlama işi

Örnek:

1. Sadağından çektiği oku yayına yerleştirip gezledi, atın nal sesi ve kişnemeleri arasında bir ok vınlayışı duyuldu.

1. Sadağından çektiği oku yayına yerleştirip gezledi, atın nal sesi ve kişnemeleri arasında bir ok vınlayışı duyuldu.


vinter
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Ağaç çemberler üzerine örülmüş torba biçimindeki balık ağı


Lisan : İngilizce winter

vinterizasyon
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kademeli olarak soğutulan ve düşük sıcaklıklarda yavaşça karıştırılıp bekletilerek elde edilen donmuş asitlerin süzülerek yağdan uzaklaştırılması


Lisan : Fransızca wintérisation

vinterize
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , `Vinterizasyon işleminden geçirmek` anlamındaki vinterize etmek birleşik fiilinde geçen bir söz


Lisan : Fransızca wintérizé

vinyet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kitabın sayfalarını süsleyen başlık, süslü harf gibi motif


Lisan : Fransızca vignette

vır vır
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Usandırıcı, sinirlendirici bir biçimde durmadan konuşma

Örnek:

1. Her gün münasebetsiz birtakım vır vırlarla beni bile kocattı.

1. Her gün münasebetsiz birtakım vır vırlarla beni bile kocattı.


vır vır etmek
Anlamı:

1. usandırıcı, sinirlendirici bir biçimde durmadan konuşmak

Örnek:

1. Kadın durmadan vır vır eder, yakınır diye adımızı çıkarmışlar.

1. Kadın durmadan vır vır eder, yakınır diye adımızı çıkarmışlar.


vira
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Arasız

Örnek:

1. Vira söylüyor.

1. Vira söylüyor.

2. ünlem , ünlem , denizcilik , denizcilik , ünlem , ünlem , denizcilik , denizcilik , Maçuna ve başka makinelerin çevrilmesi için verilen komut


Lisan : İtalyanca vira

Telaffuz : vi'ra

vira etmek
Anlamı:

1. toplamak, almak

Örnek:

1. Demiri vira edip açılmaya karar verdim.

1. Demiri vira edip açılmaya karar verdim.


viraj
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dönemeç

Örnek:

1. Virajları benim gibi son vitesle dönen bir ikincisi daha yoktu piyasada.

1. Virajları benim gibi son vitesle dönen bir ikincisi daha yoktu piyasada.


Lisan : Fransızca virage

viraj almak
Anlamı:

1. virajı dönmek

Örnek:

1. Memur, geç işareti verince gaza bastı ve virajı umduğundan güzel aldı.

1. Memur, geç işareti verince gaza bastı ve virajı umduğundan güzel aldı.


virajlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Virajı olan

Örnek:

1. Caddeye sapan virajlı yolun başında dururlar.

1. Caddeye sapan virajlı yolun başında dururlar.


virajsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Virajı olmayan, düz


viral
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , tıp , tıp , sıfat , sıfat , tıp , tıp , Virüslerle ilgili


Lisan : Fransızca viral

Telaffuz : l ince okunur

viran
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yıkık, harap

Örnek:

1. İleriye baktı, harabe. Şu tarafa baktı, viran bir kemer.

1. İleriye baktı, harabe. Şu tarafa baktı, viran bir kemer.


Lisan : Farsça vīrān

Telaffuz : vi:ran

viran olmak
Anlamı:

1. viran duruma gelmek, haraplaşmak

Örnek:

1. Yunus Emre'm bunu söyler, aşkın deryasını boylar / Şol yüce köşkler, saraylar viran olur kalır bir gün

1. Yunus Emre'm bunu söyler, aşkın deryasını boylar / Şol yüce köşkler, saraylar viran olur kalır bir gün


virane
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yıkılmış veya çok harap olmuş yapı

Örnek:

1. Viranede oynayan çocukların sesleri gittikçe azalıyor.

1. Viranede oynayan çocukların sesleri gittikçe azalıyor.

2. Yıkılmış veya yanmış olan yapılardan geriye kalan, yıkıntı

Örnek:

1. Kim bilir hangi viranelerden, tarlalardan, bahçelerden ... kucak kucak odun, çalı çırpı toplayıp getiriyor.

1. Kim bilir hangi viranelerden, tarlalardan, bahçelerden ... kucak kucak odun, çalı çırpı toplayıp getiriyor.


Lisan : Farsça vīrāne

Telaffuz : vi:ra:ne