92406 kayıt bulundu.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Düşünceli, kaygılı olan (kimse)
1. Biraz küskün, daima eli şakağında.
1. Biraz küskün, daima eli şakağında.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Eli açık, cömert (kimse)
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Cimri
1. Senin gibi elleri sıkı birkaç pansiyonerimiz daha vardır.
1. Senin gibi elleri sıkı birkaç pansiyonerimiz daha vardır.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Şirret, edepsiz, kavgacı (kimse)
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Usta, belli bir işte becerikli, mahir (kimse)
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Fırsat buldukça öteberi aşıran, hırsız (kimse)
1. bir işi yapmaya gönlü razı olmamak
1. Temiz yere kolay çöp atamazsınız. Eliniz varmaz.
1. Temiz yere kolay çöp atamazsınız. Eliniz varmaz.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Elle yapılan işlerde becerikli (kimse)
1. Çocuğun, saraçlık işlerine eli çok yatkın olduğu için amcasına asıl bu yolda yardım ederdi.
1. Çocuğun, saraçlık işlerine eli çok yatkın olduğu için amcasına asıl bu yolda yardım ederdi.
1. eli alışmak
1. Daha çatal ve bıçağı tutmasına eli yatmamıştı, ikide bir düşürürdü.
1. Daha çatal ve bıçağı tutmasına eli yatmamıştı, ikide bir düşürürdü.
Ön Takı : (bir işe)
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Eli işe yakışır, yatkın (kimse)
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Heyecanlı bir biçimde
1. Evine görücü gelecek kız tarafı strese girer, eli yüreğinde hazırlık yapardı.
1. Evine görücü gelecek kız tarafı strese girer, eli yüreğinde hazırlık yapardı.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Yüzüne bakılır, güzel (kimse)
1. Helal süt emmiş, kıvracık, eli yüzü düzgün, terbiyeli, edepli kızcağız.
1. Helal süt emmiş, kıvracık, eli yüzü düzgün, terbiyeli, edepli kızcağız.
1. isim , isim , isim , isim , Eli yüzü düzgün olma durumu
1. Eli yüzü düzgünlük de klasiklik güvencesini veremiyor çağdaş dünyada.
1. Eli yüzü düzgünlük de klasiklik güvencesini veremiyor çağdaş dünyada.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Düzgün
1. Sıkılmadan beklerseniz belki yine bir eli yüzü temiz parça dinlersiniz.
1. Sıkılmadan beklerseniz belki yine bir eli yüzü temiz parça dinlersiniz.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Halı ve kilimlere yapılan, ellerini beline koymuş insan figürünü andıran bir motif türü, eliböğründe, koçboynuzu
Telaffuz : eli'belinde
1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Ahşap yapılarda çıkmaların altına eğik ve aralıklı olarak konulan ahşap destek
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Halı ve kilimlerde kullanılan eski bir motif türü, elibelinde
Telaffuz : eli'böğründe
elifi elifine
1. isim , isim , isim , isim , Arap alfabesinin ilk harfinin adı
Lisan : Arapça elif
1. isim , isim , isim , isim , Arap alfabesi
1. Bu elifbada Türk'ün tek bir harfi yoktur.
1. Bu elifbada Türk'ün tek bir harfi yoktur.
Lisan : Arapça elif + bā
Telaffuz : elifba:
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bantlarla süslenmiş
1. Başında elifî taç vardı, pek güzel, pek ışıklı bir taçtı bu.
1. Başında elifî taç vardı, pek güzel, pek ışıklı bir taçtı bu.
Lisan : Arapça elifī
Telaffuz : elifi:
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Tam, tam olarak, noktası noktasına
1. Saat şimdi elifi elifine dokuzu gösteriyordu.
1. Saat şimdi elifi elifine dokuzu gösteriyordu.